Pazar Sohbetleri Birinci Kısım.

img_4213

Şurada görmüş olduğunuz kimseler benim annannem ve dedem. Her bayramı, yazlarımın -özellikle- çocukken önemli bir kısmını evlerinde geçirdiğim bitanelerimden ikisi, diğeri de babannem. Biz küçükken dedem dükkandan, fındık tüccarı, eve gelince “Sevgülüm, nasılsın der” annannemi öperdi. Ben ve kuzenlerim de kıkır kıkır gülerdik. Ama aslında birini sevmek neymiş hepimiz bu ikiliden öğrendik.
Annannem bizden utanır ve dedeme kızardı. Yıllar geçti, bütün kuzenlerim ve kardeşim evlendiler. Dedemden öğrendiklerini hayata geçirmeye çalıştılar, dedeme erişeni yok.

Annannem artık utanmıyor, dedem ona sarılınca gülüyor, o da dedemi öpüyor.

Dedem, kendini halsiz hissettiği için İstanbul’a kontrole geldi. Hepimizi korkuttu çünkü dedem asla kendi kendine doktora gitmez. Hiç bi şey çıkmayınca, 10 kilo vermesi gerektiği dışında, annannem dedem kapıdan girince “geldi gözümün ışığı” demiş. Hem de damadı olan babamın yanında. (Biz Gürcüyüz değil damadın oğlunun yanında denmez öyle şeyler!) Böyle insanlar var ise hayatınızda imtiyazlısınız. O imtiyazın farkında olun!